Posts

Showing posts from 2018

GEÇİM SIKINTISI – SANAT SEPET

Para, modern dünyanın tek söz sahibi. Varlığına yada yokluğuna göre insanların hayal güçlerini ya sınırlayan ya körükleyen motivasyon kaynağı. Şehir hayatı içinde yaş, ırk, cinsiyet gibi ayrımları; genç yaşlı, amir memur, komutan asker gibi bilinen bütün hiyerarşiyi ortadan kaldıran ve kendine göre yeniden düzenleyen güç sahibi. Üstelik güç arayan para sahiplerinin parayı harcamalarına da gerek yok. Paralarının olduğunun bilinmesi kâfi. Eğitim durumundan, ne iş yaptığından bağımsız olarak kişiyi başarılı yada başarısız kılan, insanların gözünde notunu anında düşüren yada yükselten kaldıraç. Aralarındaki en görünür fark para olmasa bile hiçbir iş yapmadan kira toplayarak geçinen bir madrabaz sadece bakışlarıyla bir profesörü çok rahat alaşağı edebiliyor. Diğer yandan böyle olmasa dahi 21. Yüzyıl insanı olarak kişinin para ile mecburen kurduğu ilişki, kim olduğu ile ilgili olmasa bile nasıl bir insan olduğu ile ilgili çok önemli bilgiler veriyor. Ben bugüne kadar para ile olan il

BİR FUTBOLCU HİKAYESİ

Son üç yıldır sezon öncesi, devre arası kamplarına katılacak paf takım oyuncularından biri muhakkak o oluyordu. Yavaş yavaş adı gazetelerde anılmaya başlanmıştı bile, hocalarının dikkatini çektiğinden, süratinden ve oyun zekâsından bahsediliyordu. Artık tüm taraftarlar adını biliyorlardı. A takıma alınacağının neredeyse kesinleşmeye başladığı günlerde takım arkadaşlarının kendisine kıskançlıkla baktığını fark ediyor, yıllarca birlikte kamp yapıp, sıcakta soğukta birlikte çalıştığı arkadaşlarının arkasından konuştuklarını duyduğunda üzülüyor, neden böyle davrandıklarını anlayamıyordu. Halbuki kendisinden önce A takıma katılan arkadaşları için çok sevinmişti. Sıra kendisine gelince diğerlerinin de sevineceğini düşünmüştü. Önünde bu tür zorluklarla geçecek uzun bir futbol hayatı olacaktı. Böyle şeylere alışması gerekiyordu. İlk önce aldırmamayı öğrendi. Geceleri yatağında arkadaşlarının tutumu yerine kendisini bin bir zorlukla yetiştiren, onu hep anlayan, güçlü olsun, üşümesin d

ANTİKA DÜKKÂNI

Ahşap, kahverengi kapı her açıldığında üzerindeki minik çan çalıyor, bu sese yaz aylarında bungun hava ile birlikte tozun kokusu, kış aylarında buz gibi hava ve kimi zaman da döne döne uçuşarak içeri giren kar taneleri eşlik ediyor. Bazen oyun bile oynuyorum burada. Mevsim yaz ise çan sesi ile birlikte içeri giren toza karşı siper alıyorum hemen, ne yapsam nafile, gelip üzerime yapışıyorlar, " alerjim var benim, gidin ayol " desem de dinlemezler. Pavlov'un köpeği işte, hepinizin bildiği hikâye, ben nereden mi biliyorum. Durun anlatayım. İlk zamanlarımdı. Siyah kalın çerçeveli gözlüğü, yarısı ağarmış sakalları ve atkuyruklu uzun saçıyla boylu poslu bir adam gelmişti. Fuları üzerimdeki tozların rengindeydi. Yarı boylarında çıtı pıtı bir kızcağız ile birlikte, muhtemelen dışarıda başlattıkları bir sohbete devam ederek girdiler içeriye. Zavallı kızcağız aynı sözleri daha önce onlarca kez duymuş gibi bıkkın bir ifadeyle dinliyor bir yandan da etrafına bakınıyordu.   -